Bir cenneti özlüyordu Adem bir de Havva’yı. Görmek, özlemenin ateşi. Görmese, belki ikisini de unutacaktı. Ama şurada. Şu çok dallı, zarif endamlı servi rüzgârda salındıkça. Limon ağaçları bahar bahçe, meyve çiçek bir arada açtıkça. Portakal dalları, turunç yaprakları, kokusunu ay ışığında rüzgara bıraktıkça. Irmaklar konuşup sular toprağın alnına kapandıkça.
Geniş yapraklı incir, olgun meyveleriyle nar. Tadı buruk zeytin. Ağaçların arasına süzülen ışık yağmuru.
Beyaz sorguçlu kuşlar. Zarif ve masum ceylanlar.
Gülüm kokusu. Rengi. Teni. Bütünüyle kendi. Katmerlenmiş bir son ek zaafıyla; gülün ta kendisi.
Göklerin ve yerin gizleri.
Dünyanın her hali. Her sebebi.
Bu sürgün yerinde Adem ne yana baksa her yerde cennet her şeyde Havva’yı görüyordu. Her yer Havva, her şey Havva’dan oluyordu.
Mahzunluğu çok derinlere indi.
Düştüğü keder uçurumunda anladı Havva’nın kendisi için ne demek olduğunu. Mahremiyetinde sırrı. Utancında örtüsü. O olmazsa insan olmanın hem sınavı, hem sebebi, hem sonucu eksik kalacaktır. Bu yüzden Havva bir kez daha, Adem’in Ademliği. Sebebi, sonucu, sınırı.
Onun için özlemini küçültmedi Adem. Bastırmadı. Sindirmedi. Küllemeye yeltenmedi. Onu, bir özleme kendisini gönüllü terk ederek özledi. Bir cennet sürgününe mal olan bu özleyişin Havva’sını belli ki kendisine bir avunmalık olsun diye vermemişlerdi.
Şu dağ, şu taş, şu toprak.
Şu, denizi uzun uzun seyreden yağmur kuşu şahit olsundu ki güzelliğin kaynağını böyle kuvvetle hatırlatmasa, Adem, Havva’yı böyle hasretle beklemezdi. Aşkın tarihçesinin bile olmadığı bir tarihte onu böyle bir aşkla sevmezdi.
Böyle çözülmezdi dizleri, kalbi dile gelmezdi.
Havva belli ki içinde değil içinden çok derinlerdeydi.
Yandı Adem bu yüzden yandıkça tükenmedi. Değil mi ki ondan sürgün edilmiş olsa bile, cennetin hatırasını yitirmeyen bir kalbe güvenilebilirdi.
Adem yitirdiği cennetin hesabını dünya gözüyle yapmaya ancak o zaman başladı.
Havva’sız bu dünya, bir cehennem yurdu.
Oysa Havva olsaydı Adem’in dünyası cennet olurdu.syf.204
NAZAN BEKİROĞLU / LA SONSUZLUK HECESİ