7 Oca 2014

|| Deli Atlar Zamanı ||

burada
herkesin delirmekten sustuğu yerdeyim
baktığım suretlere 
ayna olamayan ben
içimin sarkıtlarından salladım kendimi
tekinsiz bir rüyayım şimdilerde
kim yorumlasa tersine akıyor ırmaklar
göğün dibini deldiğimden beri
huzursuz atlar koşuyor içimde
diktiğim sökükler ellerimi kanatmaya yetmedi
yetmedim kimseye
kaçtığım şehirler ardımca yağmalandı
topuklarıma iğneler batırdılar
kendime geleyim için
gelmedim
gelemedim dünyaya geldiğim gibi kendime
richter ölçeğini bozan bu sarsıntıyı alın göğsümden
kızılca kıyametler kopuyor saç diplerimde
gömleğine kan bulaşmamış babamın
gözlerinden çaldım ben yaşamayı
annem ki ev hanımıydı
bilmezdi devlet nedir darbe kim
oturduğum sokakta bunalıma girilmezdi mesela
ben girdim
avuçlarımı dolduran antidepresanlar
ruhumdaki gedikleri kapatmadı
kızlar pencere kenarlarında gelinlik rüyalarına yatarken
renkli kalemlerin çizdiği kara bir leke oldum
apostrofun kestiği yerde not düştüm kendime:
-içindeki şu atları vur.

6 Oca 2014

|| Sınavda Çıkmayacak Sorular ||

Teşekkür ediyorlar, çok yaşıyorlar, işe geç kalmıyorlar
Çeyrek altını önemsiyorlar, küresel ısınmayı ve beş çaylarını
Ortadoğu’yu ihtiyaç halinde seviyorlar, gökdelenleri her haliyle
Eve geç gelmeyi borsaya bağlıyorlar, geriye kalanları astrolojiye
‘Konuşan tartı’lardan korkmuyorlar bir de,
-Ben bazen korkuyorum-



Artis diyorlar erken ölenlere bir akşamüstü her yer kalabalık
Her yer kalabalık, üzgünüz yeteri kadar ve Rimbaud mahkemelerde sanık
Sırayla ölüyor kumbarası kırılmış çocuklar, tez konusu bile değiller
İçinde Ortadoğu geçmeyince şiir de olmuyor, bir şeyler kahrolsun!
-İşgal edilmiştir inandığımız tüm çiçekler!-



Stratejik bir aşk yaşıyorum devlet görmesin, keşişleri hemen soboleyin
Bu saklambaç bizden uzak, kavimler göçü konumuz değil, seni seviyorum!
İdeolojiler söylüyorum dünya kurtarmak isteyenlere ve çok rüya görüyorum
İnsanı anlamakla meşgulüz, üstelik görünürde hiç ipucu da yok
Ben bazen korkuyorum, annem duruyor hemen kalbime
Beni hep yanlış öldürüyorlar anne diyesim geliyor
Sonra cihad geliyor aklıma, cihad’ı çok seviyorum
-Ama bunları coğrafi keşiflerle açıklayamam-



Çocuğu okula yazdırıyorlar, merkez sağ’ı ve dedikoduyu çok seviyorlar
Üniter yapı diyorlar, uluslararası toplum, en az iki yabancı dil
Minareler gölde ediyor, başka ihsan da istiyorlar
Akşam ezanında eve giriyoruz, üzgünüz yani gereği kadar
Demokraside ısrar ediyorlar bir de, ben rahatça ölsek diyorum.



Yemeklerde sonra pişman oluyorlar, kravat takıyorlar, az seviyorlar
Aşık olamıyorlar, çok şişmanlıyorlar ve hiç gülmüyorlar
-Manavlar da şiire inansın diye kırmızıydı belki elmalar-
Elmalar deyince aklıma annem geliyor ve taksitli sancılar
Bir yanağın elma oluşunu,
Devrik cümlelerle düşünüyorum…


-Sigortalı bir işe girmeden aşık olunmuyor-

|| Yusuf'un Çağrılması ||

Kuyu diyorum Yusuf çıkıyor, elma deyince sen
İdeolojiler kaybederken yüksek sesle bekliyoruz, farkındayız dünya hali, ey ahali!
Akşamüstlerine çökmüş kederlere siperlenirken binlerce kez yenilmiş çocuklar
Evinize dönün çağrısı kadar, yoksulluk da modadır bundan böyle her mevsim
Bir filmde görmüştüm; çocuktur en yakını Allah’ın ve tüm köşe başları tutulmuştur
Mecazdan başka her şey susuyor, burda şiir söylenmiştir, kafiyelerde çokça Filistin!
Kuyu diyorum Yusuf çıkıyor, elma deyince sen
Sağ çıkılmaz dublörün öldürüldüğü hiçbir filmden
Susmayı öğrenemedik, konuşmak yüzyıldır en modern ayin
Makaslanan kırmızı kurdeleler kadar umursanmaz rüyaya hayretim
Ne çok efkârlardan geçiyoruz, ne de çok söylüyor şairleri dünya
Yol mürşid’tir yürüyene, dünyanın diline pranga vurmak da öyle!
Kuyu diyorum Yusuf çıkıyor, elma deyince sen
Görgü şahitlerini hiç sevmedik ve piyango biletlerini
Bir ‘ah’ kadar acemiydi bu törenler yağmurların hatrına suskun
Ellerimize gökyüzünü doldurup beklesek de, kalbimiz kuyu.
Rüyalara söz geçmiyor, gitmiyor başımızdan gömleğimizde kasten süslü dünya
-Müsait bir ölümde inememek gibiyiz-
Uyu diyorum aklım çıkıyor, elma deyince sen
İnsan’ın dehşetine nasıl da yeniliyor merhamet!
Kısmet her zaman en güzel ihtimal ve mürşid’tir düşene kuyu
Ölmek de bir ipucudur, sızlayıp dururken içimizde Kenan
Bu gömlek neresinden yırtılırsa orası zindandır artık!
Kimsesiziz nasılsa o kuşların kalbinde,
İkimiz de Yusuf